Welcome to our website !

Diriirriinnnn Dirriiirriinnn Diirin

By 14:46

Bu ne yoğunluktur ben anlamadım ya. İki gündür hayalet gibiyim. Hiç tarzım değil :) Oysa ki yazacak bir sürü şey vardı aklımda. Bir kısmı buharlaştı ben yazacak vakit bulana kadar.
Daha önce yazdığım gibi Cinebonus'a son zamanlarda acayip sinir oluyorum. Mümkün olduğunca başka sinema salonlarını şereflendirmeye çalışıyorum. :) Carousel'deki AFM kapanıp Pink olduğundan beri hiç gitmemiştim orada sinemaya. Fuaye alanının dekorasyonunu hep beğenmişimdir. Koydukları maketler ben de yaşıma başıma bakmadan fotoğraf çekilme hissi uyandıyor. ( Evet çekildim. )

Ejderha Dövmeli Kız'ı izleyecektik aslında ama onda yer bulamayınca Görevimiz Tehlike'yi seçtik. O da aklımızda olan bir seçenekti zaten. Filmin gösterildiği salon bizim evin salonu kadardı dersem yalan olmaz. Koltuklar arasında devamlı yanan ufak ışıklar var. Başta çok rahatsız etse de bir süre sonra insan alışıyor. Koltuklar diğer sinemalardakinden farklı, güzel ama bu rahat olduğu anlamına gelmiyor tabii. Bir de üstelik üzerindeki numaralar yanlış işlenmiş. Salonda bunu belirtecek bir görevli de olmayınca bakın siz eğlenceye. Kimi koltuk tek kimi iki kişilik. Bizim koltuk iki kişilikti. Başta sıkıntı yaratmadı ama film bitmesi gerek noktada bitmeyip uzadıkça koltuklar dar gelmeye başladı. Film IMDB'de 133 dakika görünse de ben daha fazla sürdüğünü iddia ediyorum.

Kelly McGillis'i görünce insan bir durup düşünüyor. Tom yine iyi idare etmiş maçı.
Tom Amca'yı Top Gun'da izleyip de sevmeyen olduğunu pek sanmıyorum. Son yıllarda artık Tom'dan pek haz etmesem de eskilerin hatrına gidilmeli dedim. ( O da sana bayılmıyor dediğinizi duyar gibiyim :) ) Hem Göremiz Tehlike bu izlenmezse olmaz. Dizisini de pek severdim, küçükken tekrarlarını izlerdim. 1996'da filmin ilk bölümü vizyona girdiğinde çok heyecanlanmıştım. O zamanlar tam bir sinema aşığıydım. Küçüktüm ama hayal dünyam bayağı bir büyüktü. Şimdi geriye dönüp baktığımda o zamanları çok özlüyorum. Şu an sinema sektöründeyim ve ne yazık ki o zamanki heyecanımdan eser yok. O zamanlar yaşımın tuttuğu hiçbir filmi kaçırmazdım. Hatta birçok filmi sinemada üç defa seyretmişliğim vardır. Titanic (1997), Benhur'un (1959) Oscar rekorunu zorladığı yıl, okuldaki dönem ödevimi bunun üzerinde hazırlamıştım. 13 yaşındaydım o zaman... Görevimiz Tehlike'nin müziğini duyduğum an işte bunlar ve daha fazlası geçti gözümün önünden. Mutlu oldum sanki o zamanları tekrar yaşıyormuşçasına. Duygu tufanına kapılıp objektif yazmayacağımı zannetmeyin. Tom Amca'nın performans iyiydi. Ne kadarı dublör ne kadarı kendisi açıkçası bilmiyorum. Eskiden olsa bütün haberleri çoktan okuyup ezberlemiş olurdum. Elimde olsa bizim filmlerin haberlerini bile okumayacağım. Öyle bir noktadayım. Birçok sahnede yüzünde ağır bir makyaj fark ettim ben Tom'un. O makyaj mı yüzünü o kadar kötü göstermiş, yoksa yüzü o kadar kötü olduğu için mi makyaj var çözemedim. :) Filmin iki saate yakın kısmında çok eğlendim. Uzun zamandır bu kadar gerilmemiştim film izlerken. O açıdan çok başarılıydı. Zaman zaman güldüm. Aksiyon sahneleri muhteşemdi.FAKAT o son yarım saat çok çok ama çok gereksizmiş. O kadar sıkıldım ki filmden çıkasım geldi artık, ki hiç yapmadım şimdiye kadar. Gereksiz yere uzatılmış film. Sonsuza kadar o salonda oturup filmin bitmesini bekleyecekmişiz gibi duygulara kapıldım. İşte koltuklar bu noktada devreye girip işimizi iyice zorlaştırdı. Zor attık kendimizi dışarı. Her yerimiz tutulmuş, içimiz sıkılmış bir halde dolan dolan kendimize gelemedik. Filmde kullanılan uzay filminden fırlamış BMW'den ya da her bölümde vay be dediğimiz enteresan aletlerden bahsetmeyeceğim.

Dirrriirriiin Dirriirrriiin Dirrriiinn. Bu yazı kendini beş saniye içinde yok edecektir. ( Üzgünüm kendime engel olamadım. )



You Might Also Like

0 yorum